Sabahattin İdiz’in Ardından…

Yayınlama: 12.09.2025
A+
A-

Son günlerde herkes senden bahsediyor. Kiminin musluğunu tamir etmişsin kiminin elektriğini.

Aslında ben de seni bu yardımlarınla hatırlıyorum.

“Abi arabamı götüremiyorum yardım et.
Abi araba alacağım yardım et.
Abi bir çoban var onu bulmamız lazım, hadi dağlara gidelim.
Hadi şuna iş bul, bu yetimlere para ver, şu aileye sahip çık.”

Ben sürekli bir şeyler isterdim. Sen ne olduğuna bakmaksızın hepsini yapardın. Fakat her seferinde muzipçe, “Bu işte benim kârım ne?” diye de sorardın.

Nepal’deki yetimlerden Van’daki öksüzlere kadar her yere desteğine şahidim. Mahsur kalan göçmenlere yardıma gidişinin üzerinden bir ay bile geçmedi.

Bunları kimseyle paylaşmadığını biliyorum. Paylaşma hadsizliğinde bulunduğum için beni affet.

Kırk altı yaşında olmana rağmen mahallenin günlük işleri hâlâ senin omuzundaydı. Senden sonra onlarca genç gelse de ne insanlıkta ne ustalıkta sana yetişebildik. Sen de bir gazete sahibi olmana rağmen, bunu önemsemeden her işe koştururdun.

Kimse bu yanını önemsemezdi çünkü iyilik bazı insanları görünmez yapar. Sen de öyleydin. Düğünde de cenazede de sen vardın. Bu yüzden kimse nazını çekmez sana sadece “gel” derlerdi. Arabanı da al gel çünkü bütün iş sana yıkılacak.

Biz mahallenin gençlerine yaşça yakın olsak da onlar derdini hâlâ sana anlatırlardı.
Tıpkı bir zamanlar bizim anlattığımız gibi.
“Sabahattin abi âşık oldum, abi kızı vermiyorlar, abi istemeye gidelim…”

Aslında sen de biraz suçlusun. O kadar iyiydin ki haddimizi bilemedik. Bize o kadar iyi dostluk yaptın ki amcamız olduğunu unuttuk.

İlk kez kendimi bu kadar güçsüz hissediyorum. Paylaştığım her hikâyenin arka planında biraz da senin olduğunu nasıl anlatabilirim ki? O Afgan çocuğu günlerce beraber aradığımızı, desteklediğimiz aileleri…

Hayatı senin kadar seven birini tanımadım. Bu yüzden gidişin bu kadar ağır geldi. Belki de yetim kaldığın 16 yaşından beri ilk kez her şey yolunda gidiyorken, sen istediğin işlere kavuşmuşken gittiğin için bu kadar üzüldüm.

İnsanın dostu ayrı, iş arkadaşı ayrı, ailesi ayrıdır. Sen hepsiydin ve ben en çok dostumu kaybettiğime üzüldüm.

Bu kadar ani gitmesen belki daha kolay olurdu ama planlar yaptığın insanın bir saat sonra öldüğünü duyunca insan her zerresiyle sarsılıyor.

Ne mutlu sana ki ardında bunca güzellik bıraktın. Herkes yerle bir olsa da bu kadar sevenin olduğunu görmek bir teselli oluyor.

Kadere iman ettik. Sana dua etmekten başka bir şey gelmiyor elimizden.

Bu yazıyı da görenler sana dua etsin, bir zamanlar bu dünyadan bir Sabahattin’in geçtiğini bilsinler diye yazıyorum.

——

Kıymetli amcamız Sabahattin İdiz’i geçen hafta kalp krizinden kaybettik. Onun aziz hatırasına…