Bugun...
Bu coğrafyada yüzyıllardır olduğu gibi günümüzde de bir takım provakatif olaylarla ülkemizi kaosa sürüklemeye çalışan kirli eller bugün yine iş başındadır. Jeopolitik konumu itibariyle Ortadoğu'dan Avrupa'ya açılan kapı olan ülkemiz yıllardır bir mülteci krizi ve mülteci gerçeği ile karşı karşıyadır. Fakat son yıllarda karşı karşıya kaldığımız bu mülteci krizi ve mülteci gerçeğinde topraklarımızda yaşanan olaylar büyük bir planın sahnelenmeye çalışıldığı şüphesini doğurmaktadır. Nitekim dünyayı yöneten birtakım güçlerin veya küreselcilerin Milletimizi tankla, topla, tüfekle, darbeyle, Alevi-Sünni veya Türk-Kürt çatışmaları ile dönüştüremedikleri dize getiremedikleri parçalayamadıkları gerçeği gün gibi ortada iken duracaklarını bekleyemeyiz.
Avrupa'da Yahudileri baskıyla zulümle göçe zorlayan zihniyet Kudüs'te bir İsrail Devleti'nin kurulmasına zemin hazırlamıştı. Bugün ise Orta Doğu'da ve Orta Asya'da Müslümanlara zulmedilerek Türkiye'ye doğru oluşturulan Mülteci trafiğinin sebepleri altında böyle büyük bir planın var olma ihtimalini düşünmek, tedbir almak zorundayız. Ayrıca İsrail'in "Mülteciler Türkiye'de kalmalı.." mealindeki açıklamaları, Avrupa'nın ülkemizi tampon bölge olarak görmesi, ABD'nin
Afganistan ve Orta Asya üzerindeki planları bu tedbir alma zorunluluğumuzu destekler nitelikte yaklaşımlardır. Dolayısıyla Alemi İslam'a bayraktarlık edebilecek olan ülkemizin dönüştürülmesine zemin hazırlayabilecek uzun vadede Milletimizi azınlık duruma düşürebilecek bir eylem varlığı üzerinde durmalı, bir takım ülke içi kaos ortamı oluşturulma, Militan sızdırma ihtimallerini göz önünde bulundurmalı, tedbir almalıyız. Mülteci Krizine küresel çapta bakmak, büyümeden oyunları planları bozarak bu krizi çözmek zorundayız. Orta Doğu'da ve Orta Asya'da maruz kaldıkları iç karışıklıklar, savaşlar, zulüm ve baskıların etkisiyle yerinden yurdundan edilerek çileli ve kanlı bir yolculuğun mağduru olarak ülkemize sığınan mülteciler üzerinden oynanmak istenen oyunun farkında olmalıyız. Aksi takdirde mültecilerin başrolde olduğu, çatışma ortamı oluşturabilecek haberlerle karşı karşıya kalarak büyük bir Kaosun içerisine sürüklenebiliriz. Bir takım kişisel eylemler, provakatif olaylar ve dezenformasyonların neticesinde bölgesel ayaklanmaların oluşturulmak istenmesi ve bize sığınan mazlumların topyekûn hedefe konması ihtimaliyle karşı karşıya kalabiliriz. Unutmayalım ki Mülteci Meselesi Irkçılık değil Güvenlik Meselesidir ve bu güvenlik meselesini Irkçı eylemlere ve Irkçı saldırılara dönüştürmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
