Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için yola çıkan Uluslararası SUMUD Filosu, tamamen sivil ve barışçıl bir amaç taşıyordu. Gemilerinde silah yoktu, tehdit yoktu; sadece ilaç, gıda ve vicdan vardı. Ancak tüm dünyanın gözü önünde, uluslararası sularda, canlı yayınlar eşliğinde israil terör devleti bu filoya saldırdı. Ellerini kollarını bağladıkları aktivistleri ekranlarda “bunlar terörist” diyerek göstermeleri, aslında kimlerin gerçek terörist olduğunu dünyaya haykırdı.
Buna rağmen SUMUD Filosunun bazı tekneleri Gazze kıyılarına kadar girmeyi başardı. 25 kilometre kala saldırıya uğrayan bu gemiler, tarihe bir direniş sembolü olarak geçti. Artık herkes gördü: Yenilmez sanılan israil terör devleti, karşısında sadece onurlu insanlar olduğunda bile aciz, korkak ve zalim bir yapıya bürünüyor. Dünyaya “medeniyet” maskesi takan bu yapı, aslında en temel insanlık değerlerinden uzak, bir terör grubu gibi hareket ediyor.
Bugün yeni bir umut, yeni bir vicdan hareketi yolda. Uluslararası Özgürlük Filosu, 11 gemiyle Gazze’ye doğru ilerliyor. Filonun her adımı, dünyanın gözleri önünde gerçekleşiyor. Çünkü bu yolculuk, yalnızca Gazze’ye gıda götürmek değil; aynı zamanda insanlığa, vicdana ve dayanışmaya dair bir mesaj taşımak demek.
Filonun güzergâhını ve yayınlarını herkes anbean takip edebiliyor:
Bu şeffaflık, filonun niyetini kanıtlıyor: Ortada saklı bir amaç, gizlenen bir tehdit yok. Sadece insani yardım var, sadece dayanışma var.
israil terör devletinin bu filolara saldırısı, yalnızca aktivistlere değil; tüm dünyaya yapılmış bir saldırıdır. Çünkü herkes televizyon başında, telefon ekranında canlı olarak izledi. Barışçıl bir filoya, doktorlara, öğretmenlere, gönüllülere yapılan müdahale; aslında Filistinlilerin her gün yaşadığı zulmün küçük bir yansımasıydı.
Dünya, yıllardır süren Gazze ablukasının, açlığın, yokluğun ve ölümlerin perde arkasını görmüş oldu. Evleri, arabaları, tarlaları gasp edilen; çocukları, kadınları bombalar altında katledilen Filistinlilerin aslında nasıl bir cehennem içinde yaşadığı gözler önüne serildi.
israilli teröristler, canlı yayında “bunlar terörist” diyerek elleri bağlı aktivistleri aşağılarken, bütün dünya onların nasıl bir küstahlık, zalimlik ve yalan düzeni içinde olduklarını bir kez daha anladı.
Filistin halkı, yarım asırdan uzun süredir dünyanın en büyük zulümlerinden birine maruz kalıyor. Yalnızca 7 Ekim’den bu yana öldürülen sivillerin sayısı 70 bini geçti. Enkaz altında hâlâ on binlerce kayıp var. Buna rağmen Filistin halkı, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir direniş sergiliyor: Açlığı göze alıyor, ölümü göze alıyor, ama topraklarını terk etmiyor.
Bugün dünyada bir savaş çıktığında insanlar göç eder, hayatlarını kurtarmaya çalışır. Ama Filistinliler, onurlarını korumayı seçiyor. Bu yüzden Gazze yalnızca bir coğrafya değil; insanlığın direniş simgesidir.
SUMUD Filosuna yapılan saldırı, tam tersi bir etki yarattı. Artık dünyanın dört bir yanında insanlar ayağa kalkıyor. Avrupa’nın, Amerika’nın, Asya’nın meydanlarında, Türkiye’nin şehirlerinde insanlar toplanıyor, mitingler düzenliyor, “Gazze yalnız değildir” diye haykırıyor.
Her geçen gün büyüyen bu dayanışma, israil terör devletinin propaganda duvarlarını yıkıyor. Çünkü artık gerçekler gizlenemiyor, canlı yayınlarla, filoların cesaretiyle tüm dünyaya ulaşıyor.
Bu mücadele yalnızca Filistin’in değil, hepimizin mücadelesidir. Çünkü susmak, zulmün ortağı olmaktır. Ses olmak ise insanlığın onurunu taşımaktır.
Bugün bizlere düşen görev açıktır:
Gazze, hepimizin sınavıdır. SUMUD ve Özgürlük Filosu bize şunu gösterdi: Zulmün zincirleri kırılabilir, vicdanın sesi susturulamaz. Denizde umut yola çıktı, şimdi karada vicdanların harekete geçme vaktidir.