İnsan, düşünen bir canlıdır. Hatta düşündüğü üzerine tekrar tekrar düşünebilen bir varlıktır.
İnsan dediğimiz varlık üzerine düşündüğümüzde ilk fark ettiğimiz şey, onun canlı bir varlık olduğudur.
Canlı olduğunu fark ettiğimizde ise başka canlıların da varlığını hatırlarız.
Peki, insanı diğer canlılardan ayıran şey nedir?
Bu sorunun cevabı “düşünce”dir.
İnsan, düşünen bir canlıdır. Hatta düşündüğü üzerine tekrar tekrar düşünebilen bir varlıktır.
İnsan her şeyi düşünür. Ancak bundan daha anlamlı olanı, her şeyi düşünen bu varlığın kendi üzerine de düşünebilmesidir.
İnsan üzerine düşünen insan… İşte bu, onu diğer canlılardan ayıran temel farktır.
Taş, toprak, ağaç, kedi, deve, köpek bunların hiç biri kendi üzerine düşünmez. Sadece insan kendi üzerine düşünür. Ne düşündüğü üzerine düşünür yani Homo Sapiens olarak adlandırmışlar bilen insan, bilge insan, düşünen insan ve ne düşündüğünü düşünen insan.
O halde insanı farklı kılan temel özellik nedir?
İnsanın, her şeyden önce bir kişiliği, bir şahsiyeti vardır.
“Şahsiyet” Arapça kökenli bir kavramdır ve çok yönlü, karmaşık bir yapıya sahiptir.
İrade, zeka, duygu, heyecan, mizaç, biyolojik yapı, soyaçekim, çevre ve sosyal etkenler gibi birçok unsur, şahsiyetin yapısını oluşturur.
Şahsiyet; bireyin doğuştan getirdiği genetik özellikler ile sonradan çevre, aile ve sosyal faktörlerin etkisiyle şekillenen davranışlarının uyumlu bir bütünüdür.
Aynı zamanda, insanın iyi ya da kötü tüm davranışlarının yansımasıdır.
Şahsiyet; mizaç ve karakterle yakından ilişkilidir.
Gelişen ve değişen yanları olduğu gibi, zamanla değişmeyen ve süreklilik arz eden yönleri de vardır.
Nitekim “Can çıkmadan huy çıkmaz.” sözü, şahsiyetin bu değişmeyen yönüne işaret eder.
Bu nedenle karakter, huy, mizaç gibi kavramlar; nüans farkları olsa da genellikle şahsiyetle bağlantılı olarak kullanılır.
Her insanın şahsiyeti farklıdır.
Çünkü her insanı diğerlerinden ayıran özellikler farklıdır.
Bu yüzden şahsiyet, “bir kişiyi diğerlerinden ayıran ve onu kendisi yapan özelliklerin bütünüdür” şeklinde tarif edilmiştir.
Her insan farklı bir karaktere sahiptir.
Bu farklılık; zeka, duygu, heyecan, düşünce ve davranışlarda kendini gösterir.
Örneğin, sevimli, güvenilir, sabırlı, şefkatli, iyi kalpli gibi özellikler, birer şahsiyet niteliğidir.
Bu nitelikler kişiden kişiye değişen derecelerde bulunur.
İslami şahsiyet için en güzel örnek ise, Allah’ın bize örnek olmamızı tavsiye ettiği, insanlığın en mükemmel modeli olan Peygamberimizdir.
Kur’an’da bu gerçek şöyle ifade edilir:
“Andolsun, Allah’ın Elçisinde sizin için -Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça ananlar için- güzel bir örnek vardır.” (el-Ahzâb, 33/21)
Sonuç olarak;
İnsanı sadece bedeniyle, zekâsıyla ya da duyularıyla anlamak eksik kalır. Onu bütün yönleriyle kavrayabilmek için şahsiyetini merkeze almak gerekir.
Çünkü şahsiyet, insanın hem iç dünyasının hem de dışa yansıyan davranışlarının bir aynasıdır.
Ve bu ayna, her insanda farklı bir görüntü verir.
İşte bu yüzden her insan özeldir.
Her insan biriciktir.
Ve her insan, üzerine düşünülmesi gereken derin bir varlıktır.
Düşünceyle kalın