İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Afet Haberciliği Paneline katıldı. İletişim Başkanlığında düzenlenen panelde konuşan Burhanettin Duran, afet gazeteciliğinde dikkat edilmesi gereken hususlara dair bilgilendirmelerde bulundu. Gelişen teknoloji ile dezenformasyonun daha fazla ortaya çıktığını söyleyen Duran, vatandaşları da medya okuryazarlığı konusunda bilinçlenmeye davet etti.
"Bu panel afet haberciliği konusunda önemli çıktılar ortaya koyacak"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu Türkiye Yüzyılı, İletişimin Yüzyılı vizyonu doğrultusunda Türkiye’nin iletişim ekosistemini tahkim etmek için çalıştıklarını söyleyen Duran, "İnsanı ve adaleti merkezine alan, toplumun lehine olan ve standartları yüksek bir medya sistemi vazgeçilmezimizdir. Bu kapsamda hazırladığımız yayınlar ve eğitim videolarıyla, düzenlediğimiz çeşitli seminer, toplantı ve etkinliklerle iletişimin hem pratiğine hem de teoriğine katkı sunmaya çalışıyoruz. Bununla birlikte yeni iş birliği zeminleri de hazırlıyoruz. Bugünkü panelimizin de bu anlamda kıymetli olduğunu ifade etmek isterim. Bu panel afet haberciliği konusunda önemli çıktılar ortaya koyacak" diye konuştu.
"Bilgiye ulaşmanın artık kolay olduğu ama gerçek bilgi ile sahte bilgiyi yoğun bir şekilde ayırt etmenin zorlaştığı bir döneme de girdik"
Afet haberciliğinin salt bir gazetecilik pratiği olmadığını söyleyen Duran, "Malumlarınız, afet zamanlarında insanlarımız bilgi edinme talebi içerisindedir ve bu da çok doğal bir durumdur. Ve bu durumun, yüksek yoğunluklu bilgi trafiğine, bir başka ifadeyle enformasyon çağının gereklerini oluşturduğunu görüyoruz. Hızın öncelendiği fakat teyit mekanizmalarının kimi zaman göz ardı edilebildiği bu bilgi trafiği, bazen telafi edilemeyecek sonuçlarda ortaya çıkartıyor. Nitekim gelişen teknolojiye bağlı olarak hızın egemen olduğu bir iletişim ortamının tecrübe edildiği ortadadır. Birçok sosyal medya mecrasıyla ve teknolojide ortaya çıkan yeniliklerle beraber dünyamızın siyaseti, ekonomisi, iletişimi baştan şekilleniyor. Bunun çok önemli bir realite olduğunun farkındayız. Hatta öyle ki büyük güçler arasındaki teknoloji rekabeti ile birleşen bu iletişim alanı giderek riskleri ile aynı zamanda hegemonya arayışları ile kendisini ortaya koyuyor. Burada ülkelerin ulusal menfaatlerinin, devletlerin güvenliklerini koruyabilmek için kendi otonom stratejik iletişimlerini oluşturmak zorunda kaldıklarını da biliyoruz. Bilgiye ulaşmanın artık kolay olduğu ama gerçek bilgi ile sahte bilgiyi yoğun bir şekilde ayırt etmenin zorlaştığı bir döneme de girdik. Özellikle yapay zekanın etkisiyle bu gerçekten önemli bir husus haline geldi. Dezenformasyon, yalan ve yanıltıcı haberler ve kurgusal içerikler o kadar hızlı yayılıyor ki bazen farklı afetler farklı yerlerde gösterilerek çok önemli algılar üretilebiliyor. Böyle bir ahvalde stratejik ve bütünlüklü bir kriz iletişimine sahip olmak gerçekten zaruri görünüyor. Burada bizim için en büyük görev, kurumsallaşmış medyaya ve profesyonel gazetecilere hep birlikte katkılarımızı verebilmektir" ifadelerine yer verdi.
"Habercilerin, arama kurtarma çalışmalarını engellemeyecek, onları kolaylaştıracak bir pozisyonda olması gerekir"
Afet durumlarında ve afet bölgesinde gazetecinin dikkat etmesi gereken unsurlara değinen Duran, "Habercilerin öncelikle kendi güvenliğini daha sonra afetzedelerin güvenliğini ve arama kurtarma çalışmalarını engellemeyecek, onları kolaylaştıracak bir pozisyonda olması gerekir. İnsani değerlerle yaptığımız birçok çalışma var. Ben afet gazeteciliği yapan basın mensuplarımıza tekrar teşekkür ediyorum. Çünkü zor bir ortamda faaliyet yürütüyorlar ve bunun temelinde eğer insana verilen değer olmasa bu fedakarlık ortaya çıkmaz. Gazetecilerin üzerlerine düşen görevler olduğu gibi toplumumuzun da bu konuda bilinçlenmesi önem arz ediyor. Medya okuryazarlığı özellikle afet anlarında çok daha kritik bir unsur olarak önümüze çıkıyor" ifadelerine yer verdi.
"6 Şubattan itibaren sadece beş aylık süreçte 450’ye yakın dezenformasyonu tespit ve ifşa ettik"
Son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sel, afet, orman yangını, deprem gibi olağanüstü durumlar yaşandığını ifade eden Burhanettin Duran şöyle devam etti:
"Bunların kuşkusuz en büyüğü, Asrın Felaketi olarak nitelediğimiz 6 Şubat depremleriydi. 11 şehrimizde 14 milyon insanımız doğrudan etkilendi. Ülkemizin tamamını yasa boğan, 53 binin üzerinde canımızı yitirdik. Bu afetin ilk günden itibaren yaralarımızı hep birlikte milli ruh ve dayanışma içerisinde sarmaya gayret ettik. Ben bu vesileyle bu afet sırasında vefat eden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. İşte böylesi bir afette, 6 Şubat depremlerinde, yalan-yanlış-eksik bilginin hızla yayıldığına şahit olduk; bilgi kirliliğine ve yoğun dezenformasyona maruz kaldık. Başkanlık olarak dezenformasyonları hızlı biçimde tespit ederek vatandaşlarımıza doğru bilginin ulaştırılmasını sağlamak için mücadele ettik. Bu minvalde 6 Şubattan itibaren sadece beş aylık süreçte 450’ye yakın dezenformasyonu tespit ve ifşa ettik. Bu süreçte kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için paydaşlarımız ve medya kuruluşlarımızla çok yakın çalıştık; gazetecilerin sahada işlerini yapabilmesi için mobil basın merkezleri oluşturduk. Gazetecilerin deprem bölgesine ulaşabilmesi için gerekli koordinasyonu sağladık. Uluslararası medya kuruluşlarını doğru, hızlı ve şeffaf şekilde bilgilendirerek uluslararası toplumu bilgilendirdik. Yine resmi kurum ve yetkililerin yaptığı bilgilendirme ve çağrıların hızlı ve doğru biçimde yayılmasına yardımcı olduk."
Panelde konuşan AFAD Başkanı Ali Hamza Pehlivan ise afet durumlarında iletişimin önemine vurgu yaptı. Afetlerle ilgili haberlerde en ufak bir aksama veya yanlış aksettirmenin yeni felaketlere yeni afetlere yol açtığını söyleyen Pehlivan afet bölgelerinde kaynağı sağlıklı ve doğru haber yapan gazetecilere teşekkür etti.




