ÖRTÜ VE TEŞHİR: KISITLAMA MI? ÖZGÜRLÜK MÜ?
Mümin erkeklere söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar.” (Nur, 30) gibi âyetler, bunu emretmektedir. Erkekleri kendilerine ve çevrelerine bu anlamda saygılı ve iffetli davranmaya çağıran Kur’ân, bir sonraki âyette kadınlara da ayrıca “Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.” (Nur, 24/31) şeklinde hitap etmektedir.
Bu âyetler çerçevesinde hem erkek hem kadın için bakış, davranış, duruş ve giyim konularında bir ölçü ortaya koyan İslâm’da amaç sadece bedeni örtmek değil, bakışları, niyetleri ve niyetin dışa vurumlarını da kontrol altına alarak iffetli ve güvenilir bir toplum oluşturmaktır.
Konuya haya üzerinden vurgu yapan Peygamberimiz (s.a.v.) de “Haya imandandır.” (Buharî, İman, 16) buyurmuş ve kadınların dışarıya çıktıklarında dikkat çekici süs ve kokularla kendilerini teşhir etmelerini yasaklamış, erkeklerin de ölçüsüz bakışlardan sakınmalarını emretmiştir. Kısaca toplumda bireyin önce kendisine (bedenine) sonra da çevresine karşı saygılı olmasını, giyim ve davranışlarına dikkat etmesini istemiştir.
Dolayısıyla sünnetin bize öğrettiği örtünme anlayışı; sadece fiziksel bedenin örtülmesi değil, aynı zamanda kişinin kendisini “mahremiyet sınırları içinde” tutmasıdır. Bu hem beden hem de kalp ve zihni kapsar. Bu anlamda sadece dış bedeni örtüp, ahlaksızlık peşinde koşmak doğru olmadığı gibi, benim kalbim temiz, ben dürüstüm deyip açık giyinmek ve vücudu teşhir etmek de doğru değildir. Örtü, hem zâhiren hem de kalben Allah rızası için onun emrine uygun olmalıdır.
Kısaca Modern dünyada “özgürlük” adı altında dayatılan teşhir kültürüne karşı, Kur’an ve sünnetin öğrettiği örtü bilinci, insanın fıtratına uygun bir korunma ve saygınlık vesilesidir. Örtünmek bir teslimiyet değil, kulluğun onurlu bir ifadesidir. Buna karşılık teşhir, en başta kişinin kendi bedenine sonra da içinde yaşadığı topluma karşı saygısızlık ifade eder.