İçselleştirilmiş kölelik diye bir şey var.
Köleliği içselleştiren, efendisiyle aynı düşünür
Onun iyi dediğine iyi, kötü dediğine kötü der.
Başka türlüsünü düşünmez bile.
Buna self-oryantalizm ya da Malcolm X’in
Sözünü ettiği “ev kölesi” de denebilir. Ama
Burada bir fark var:
Bu köle, efendisine yaranmak için değil,
Gerçekten inandığı için böyle davranır.
Mesela 100 bin Doğulunun bombalarla parçalanması
Onu sarsmaz ama 10 Batılının ölümü karşısında yüreği cız eder.
Bunu riyakarlıktan yapmaz; gerçekten üzülür.
Çünkü “insan” tanımı, ona böyle öğretilmiştir.
Bir doğulunun kıymetli olduğuna inanacaksa da bunu efendisi
Belirler. Çünkü zihni, efendisinin bir uzantısıdır.
Köle. Bunun farkında bile değildir çoğu zaman. Kendisi
Seçtiğini sanır ama tercihleri de önceden öğretilmiştir.
Bugün İsrail’e düşen her füzede üzülen insanlar görüyoruz.
Her füzede iliklerine kadar korkuyla sarsılıyorlar ama bir
Bakıyorsunuz ki aynı insanlar 50 bin insanın parçalanmasını
Önemsememiştir.
Bilinçli bir kötülük değil bu, farkında olmadıkları
bir kölelik biçimi.
Türkiye hiçbir zaman sömürge olmadı, doğru.
Ama içselleştirilmiş köleliğin merkezlerinden biri oldu
Tanzimattan beri başarısını taklit etmek için takip
ettiğimiz Batı, aşık olduğumuz insana dönüştü.
Artık ona benzemekten ziyade o olmak istiyoruz.
Gözü aşktan kör olan sevgili gibi hiçbir hatasını
Görmüyoruz bu sevgilinin.
Ona kavuşmak için hata, hatta o olmak için yanıp tutuşuyoruz
Öyle bir tutkuydu ki bu, sonunda ona benzeyelim derken kendi
Benliğimizi yitirdik.
Artık ayrı bir zihnimiz ya da vicdanımız yok.
Onların aklıyla düşünüyor, onların vicdanıyla üzülüyoruz.
Bu yüzden bazılarının hayatında Gazze’ye atılan yüzbinlerce
Bomba gündem olmuyor ama İsrail ’e 3 füze düşünce konuşma
İhtiyacı duyuyorlar.
Çünkü zihinleri, efendilerinin bir uzantısı.
Efendileri korktukça onlar da korkuyor.